Alacatı Tarihi – Cesmebook.com


Alaçatı Tarihi

          
         Alaçatı aslında iki bölümden oluşuyor; birincisi denize bir kilometre mesafedeki kasaba ve ikincisi sörf cenneti diye bilinen sahil. İki bölümün de kendine has çok önemli özellikleri var.
Bölgede son yıllarda üst seviye restoranlar ve butik oteller peşpeşe açılmakta.
> Alaçatı restoranları için tıklayınız <

Alaçatı Kasabası

        Bu kasabanın tarihi 1850‘li yıllara dayanır. Dönemin Osmanlı sadrazamı Alaçatı’nin güneyindeki bataklıkları kurutun emrini verince bölgeye çalışmak üzere Rum işçiler gelir. Yapılan drenaj kanalları sayesinde bataklık kurutulur ve limana çevrilir. Rum işçilere limana bir kilometre mesafede bir kasaba inşa etme izni verilir ve o zamanın ismiyle Agrilia, günümüzün adıyla Alaçatı kasabası doğmuş olur. Geçimlerini sağlamak için ise büyük toprak sahibi Türkler Rumlara işleyebilecekleri tarlalar tahsis ederler. Kasabanın mevcut halinin inşaatı büyük ölçekte 1850-1890 yılları arası olur. Bu dönemde çok kaliteli olarak bilinen Alaçatı şarapları üretilir, büyük bağlar bölgeye kurulur. Alaçatı ve Çeşme‘nin nüfusu yaklaşık 45.000 kişidir ve bunun 40.000’i Rum’dur.

1912 Balkan savaşı sırasında bölgeye çok sayıda Müslüman göçmen gelir ve bir çok Rum bölgeden kaçar. 1919’da Rumlar Yunan işgali sırasında geri döner ama 1922’den sonra mübadele sonucu bölgenin nüfusu Türk olur. Mübadele sonrası yaşam zorlaşır, bağlar sökülür, yerine tütün ekilir, hayvancılık yapmaya çalışılınır. Bu iki geçim kaynağı da Rumların bağcılığı ve şarapçılığı kadar başarılı olamaz.

1980’li yıllardan sonra Alaçatı’da yavaş yavaş kıpırdanmalar olur. İklimin ılıman ve nispeten kuru olması sayesinde terk edilmiş Rum yapıları orijinalliklerini korumaktadır. Alaçatı’nın kış nüfusu 10.000 civarı iken yazın bu nüfus dört katına, beş katına çıkmaya başlar. 2001’de ilk taş otel yapılır ve sörf turizmiyle birlikte hızlı bir restorasyon ve butik otel anlayışı beldeyi sarar. Bugün Alaçatı’da 300’den fazla butik otel olduğu söylenmektedir!

Belde kaliteyi yüksek tutma amacıyla bütün yapıları orijinaline sadık kalınarak yenileme izni verir, kafelerde plastik sandalye dahi kullanılmasına izin vermez. Bugün Alaçatı kasabasını ziyaret ettiğinizde geçmişte bir yolculuk yapacaksınız. Dar sokaklarda şirin Rum evleri, taş binalar ve yollar görecek, araba sesi duymayacaksınız. Hafif esen esinti duvarlardan sarkan begonvil ve çiçekleri kıpırdatacak, siz ise sadece bir sonraki müthiş yemeğinizi hangi restoranda yiyeceğinize karar vereceksiniz.

Alaçatının aşırı pahalı olduğu konusunda çıkan dedikodulara fazla rivayet etmemenizi öneririz. Bir çok yazlık beldede olduğu fiyatlarda yiyip içeceksiniz, ve muhtemelen Alaçatı’daki restoranlarda yediğiniz yemeklerin lezzeti daha üstün olacak. Oteller butik otel anlayışı ile çalıştığı için çok daha kişisel bir hizmet göreceksiniz ve fiyatlar da büyük otel fiyatlarıyla aynı veya biraz daha pahalı olacak.


​Alaçatı Sörf Cenneti

         Alaçatı kasabasının yaklaşık bir kilometre güneyinde Rumların kuruttuğu bataklık bölgede bugün dünyanın en önemli rüzgar ve kite sörf merkezlerinden biri vardır. Bu deniz parçasının üzerinden tüm rüzgarların etkili gücü hissedilir denir, yani rüzgar hangi taraftan eserse essin, burada hissedilirmiş. 15-20 yıl önce çok ufak bir yer olan “Sörf Cenneti” şimdi uluslararası yarışların yapıldığı, sayısı her yıl artan büyük ve küçük otel inşaatlarının yapıldığı, son bir kaç yılda da önemli bir marinanın inşa edildiği yer olmuştur. Arabayla gittiğinizde tepeden yüzlerce, bazen binlerce rüzgar sörfçüsünün denizdeki dansını izleyebilirsiniz, merakınız varsa aşağıya inip her yıl sayısı artan sörf eğitim merkezlerinden birine başvurup siz de bu dansa katılabilirsiniz.

> Alaçatı Sörf Hakkında Detaylı Bilgi için Tıklayınız <